İtalya'nın bambaşka bir şehri.
Sicilya'nın en büyük kenti.
Afrika'dan, Hindistan'dan, Bangladeş'ten çok sayıda göçmen var.
Herkes kendi geleneğini sürdürüyor.
Bazı sokaklarda tabelalar dahi İtalyanca, İbranice ve Arapça yazılı.
Kimse İngilizce bilmiyor. Herkes hem Sicilya aksanı ile İtalyanca hem de kendi ana dilini konuşuyor.
Çok sayıda Müslüman da var. Merkezdeki sokakların birinde de cami bulunuyor.
Şehir Fenikeliler tarafından kurulmuş sonrasında Roma İmparatorluğuna bağlanmış ve daha sonra bin yıldan fazla bir süre Bizans İmparatorluğunun himayesine girmiş. 831-1072 yılları arasında ise Arapların kontrolüne geçmiş. Sonrasında Normandiyalılar tarafından yeniden fethedilmiş ve İtalya'nın birleşimine(1860)'a kadar Normandiya Sicilya Krallığının başkenti haline gelmiş.
Bu kadar fetihler sonucu da çok sayıda Bizans-Arap-Norman tarzında mimariler ortaya çıkmış.
Sicilya'ya özel tatlılar ve yemekler çok meşhur ve lezzetli.
Daracık sokaklarda çamaşır serili camlar, Hindistan'da kullanılan motor benzeri küçük araçlar, sokak ortasında hoparlörünü eline almış son ses müzikle dans eden siyahiler, bizdeki gibi domates, biber, patlıcan diye bağıran pazarcılar ve büyük pazarlarıyla kendinizi İtalya'da değil Sicilya'da hissediyorsunuz :D Çingeneleri de çok fazla. Bir aile otobüste bizi yakaladı, küçük kız elimizdeki cips paketine saldırdı, fotoğraf çekmek için 5 euro istediler ve küçük çocuk elini çantamıza sokmaya çalıştı.:0 Eşyalarınıza dikkat edin! :D
Şehre gelen çok sayıda turist var, özellikle yoğun bir liman şehri olduğu için limana demirleyen turist gemileri de çok fazla. Turist bilgi ofisleri size harita ve gidilecek yerler konusunda en yardımcı olabilecek yer, çünkü dediğim gibi kimse İngilizce konuşmuyor!
Turistler Amerikalı, İngiliz ce Fransız çoğunluğunda olunca halk da alışmış zengin turistlere, sürekli bir şeyler satmaya çalışıyorlar. Çok fazla sokak satıcısı var, her kilise girişinde birden fazla dilenci var. Hepsi para vermenizi bekliyor.
Şehirden bu kadar bahsettikten sonra gezmeniz gereken yerlere geçelim :D
Quattro Canti 1608-1620 yılları arasında iki ana caddeyi birbirine bağlamak için yapılan meydan.
Meydanın dört köşesinde mevsimleri ve Sicilya'nın İspanyol Krallarını temsil eden dört benzer yapı bulunuyor. Hepsi bünyesinde bir çeşme barındırıyor. Maqueda ile Emanuele caddelerini birbirine bağlayan bu meydan üzerinden bir tarafta denizi, bir tarafta dağı, bir tarafta Tiyatro'ya giden yolu, diğer tarafta ise Katedral'e giden yolu görüyorsunuz. Maqueda caddesi araç trafiğine kapalı.
Palermo'nun en önemli tarihi yapısı Palermo Katedrali.
1185 yılında önceleri Bizans Bazilikasının bulunduğu yere Normanlar tarafından yapılmış bir katedral. Mimari yapısı Norman, Arap ve Gotik tarzda. 9.yy'da şehrin Arap himayesine girmesinden sonra camiye çevrilen kilise Normanların şehri yeniden fethetmesinden sonra tekrar kiliseye çevriliyor.17. ve 18.yy'da çok sayıda restorasyon geçirerek günümüzdeki şeklini alıyor.
Katedralin içine giriş ücretsiz, ancak çatısına çıkmak ve anıtsal tarihi parçaları görmek isterseniz 7 Euro gibi bir ücretle ziyaret edebilirsiniz.
İkinci önemli durak ise Teatro Massimo. Burası İtalya'nın en büyük Avrupa'nın ise 3. büyük tiyatrosu. Akustiği ile meşhur. İlk olarak 1897'de açılmış sonrasında uzun süre restorasyona girmiş ve tekrar 1997'de açılmış. Godfather 3'ünde film olarak yayınlandığı tiyatro.
Şu an opera ve tiyatro oyunlarına açık, sadece yapıyı ziyaret etmek isterseniz de girişler 8 euro.
Tiyatronun önü büyük bir meydan. Sokak sanatçıları, dans eden gençler, hemen herkes bu meydanda.
Caddenin etrafında ise çok sayıda cafe ve restoran bulunuyor.
Plazzo dei Normani (Norman Sarayı) ise Avrupa'daki en eski kraliyet sarayı. Binanın ilk olarak Palermo Arap Emiri tarafından 9.yy'da yapıldığı sanılıyor. Tipik Arap mahzenleri sarayın bodrum katında halen görülebiliyor.Sonrasında Normanların şehri fethiyle Norman krallarının yaşadığı daha komplex bir yapı haline getirilmiş. Palatine Şapel'ide Normanlar tarafından yapının merkezi olarak saraya eklenmiş. Bizans,Arap ve Norman mimarisinin açıkça sergilendiği güzel bir yapı. Günümüzde Palermo Parlamentosu burada yer alıyor, yalnızca bir kısmı ziyarete açık. Sarayın içinde fotoğraf çekmek yasak. Biletler ise 6 euro.
Bir diğer önemli yapı ise Chiesa di San Cataldo.
Burası 1160 yılında Normanlar tarafından yapılan yine Bizans-Arap-Norman mimarisi karışımının oluşturduğu Sicilya'ya özel kiliselerden bir tanesi. Kubbeleri ve mozaikleriyle oldukça ilgi çekici.
Piazza Pretoria çevresinde çıplak heykellerin bulunduğu bir çeşme. 1573'te meydan haline getirmek için bir kaç evin de yıkıldığı bu çeşme sonrasında heykellerin bu çıplaklığından dolayı Utanç Meydanı adını almış.
Palermo'daki camiyi ziyaret etmek isterseniz Maqueda caddesi üzerinde yer alan Via Del Celso sokağında ilerlediğinizde üzerinde Mosche yazan camiyi görebilirsiniz. Namaz vakitlerinde açılıyor.
Sicilya'yı herkes mafyasıyla tanır. Şahsen ben de mafyaya dair bir şeyler görmeyi umut etmiştim. Ne bileyim müze olur, mafya babası evi olur falan :D Ama şehri öylesine mafyadan temizlemişler ki mafya artık kartpostalların üzerindeki Corleone fotoğrafları olmuş. Bir de bu anıt var limana yakın bir yerde.Üzerinde Mafya ile savaşanlar anısına... yazılı. Hepsi bu.
Bu arada Palermo sokaklarında kaybolmak da keyifli. Küçücük sokaklar sizi şehrin yerlilerinin oturduğu minik evlere ulaştırıyor. Yine öyle sokakların birinde gezerken Tayyip Erdoğan'ın sesini duydum. İki tane esmer amca oturmuş videodan Erdoğan'ın konuşmasını seyrediyorlar. Türkçe bildiklerini düşünerek yanlarına yaklaştım. Dedim merhaba, Erdoğan mı izliyorsunuz? Meğer amcaların ikisi de Türkçe bilmiyor. İngilizce de bilmiyor. Bangladeşli Palermo'da yaşayan amcalar oturmuşlar telefondan Erdoğan'ın halka sesleniş konuşmasını açmışlar hiç bir şey anlamadan son ses büyük dikkatle izliyorlar. Türk olduğumu söyleyince bir şeyler dediler güldüler iyi karşıladılar ama tabii pek anlaşamadık. Böyle de ilginç bir durumdu.
Bir de artık kültürden midir yoksa böyle karışık bir toplum olduğundan mıdır bilemiyorum ama önüne gelen kıza laf atma huyu burada da var. İtalyanı da siyahisi de Arap'ı da sokaktan geçen her kıza laf atıyor. Bu açıdan çok da güvenli ya da kadınlar için özgür bir şehir olduğunu söyleyemem.
Palermo'da kültürel gezilere doyduysanız, yaz sıcağında biraz serinlemek için Mondello Plajına gidebilirsiniz. Otobüsle önce 101 ardından üzerinde Mondello yazan 616 numaralı otobüse binerseniz sizi Mondello'ya yaklaşık 45 dakikada ulaştırıyor. Burası harika bir koy. İnce kumlu masmavi berrak denizi ile turistlerin ilgi odağı. Burada da size bir şeyler satmaya çalışan işportacılar peşinizi bırakmıyor :D Ama manzara bir harika!
Palermo yarı tropik iklime sahip olduğu için her parkta uzun uzun palmiyeler ve tropik ağaçlar görebilirsiniz.Özellikle limana yakın yerde bulunan Giardino Garibaldi ve Parlamento'nun önünde bulunan Villa Bonanno çok huzurlu iki güzel park.
Gelelim en sevdiğim bölüm olan Sicilya lezzetlerine :D
Arangine buraya gelmişken denemeniz gereken tatların başında geliyor. Belki biraz içli köfteye benzetebilirsiniz ama çeşitleri sadece etten ibaret değil. Özellikle mozeralla ve ıspanaklısı harika. Maqueda caddesinde çeşitli şekillerde Arangine yapan bu dükkâna gidebilirsiniz.
Fiyatları da oldukça uygun.
Deniz ürünleri satan sokak satıcıları da çok fazla. Eğer kalamar, midye ve adını bilmediğim daha bir çok deniz ürünü seviyorsanız denemeye değer. Özellikle Vucciria adı verilen dar sokağın sonu küçük küçük sokak satıcılarıyla dolu. Geceleri takılmak için insanların içkisini alıp sokakta muhabbet ettikleri küçük de bir bar var. Aynı zamanda bit pazarı gibi akşam 8'e kadar açık olan minik dükkanlar var. Buralarda eski kartpostallar, mektuplar ve kitaplar bulabilirsiniz.
Bunun dışında tatlıları ve dondurmaları efsane. Özellikle Brioche bizim pofuduk poğaça gibi bir ekmeğin arasına koydukları dondurma tahmin ettiğimden çok daha güzel :D
Cannoli Siciliani, Cassatine, Cassata, Iris, Cartoccio Palermitano denemeniz gereken tatlılar :D
Not:Palermo'ya gelmişken fazladan zamanınız kalırsa gidebileceğiniz yakın şehirlerden biri Cefalu.
Trenle 1 saatte ulaşabildiğiniz bu şehir bir balıkçı kasabası. Tabii günümüzde turistlerin akın ettiği bir yer. Cefalu Katedrali Norman-Arap-Bizans mimarisinin bir diğer örneği. Unesco Dünya Mirasları listesinde yer alıyor. Onun dışında dar sokakları ve çok sayıda hediyelik eşya dükkanıyla tatlı bir yer. Büyük bir koyu ve yine kumlu bir plajı var. Denize girmek isteyenler için ideal.