Avrupa'nın en güzel şehirlerinden biri hiç kuşkusuz Prag.
Neredeyse günün hemen her saati görme fırsatı bulduğum Prag'ta 3 gün geçirdim.
Sabahın ilk ışıklarıyla gittiğimiz Old Town'da gün doğumunu izledik.Bomboş olan sokakların yavaş yavaş doluşunu seyrettik.Tarihi dokusu neredeyse hiç bozulmamış şehirde Adolf Hitler'in etkisi büyük.II.Dünya Savaşı sırasında yakıp yıktığı onca Avrupa şehrine rağmen Prag'a kıyamamış olsa gerek.
Her zaman olduğu gibi öncelikle Tourist Information Ofisine gidip haritalarımızı ve görmemiz gereken yerlere dair ipuçlarını aldık.Çok büyük bir şehir olmamasını verdiği avamtaj ile şehrin hemen her yerini yürüyerek gezebileceğimizi öğrendik.Buna karşın dilerseniz 3 adet metro hattı da var.Mavi, yeşil ve kırmızı hatlar.
Şehri anlatmaya başlamadan önce bir şeyi hatırlatmakta fayda var.
Döviz büroları para değişiminde yüksek komisyon aldığı için paranızı gelmeden bulunduğunuz şehirde dönüştürmeniz lehinize olacaktır.%0 komisyon yazan yerlerde bile komisyon alıyorlar.
Etrafta gördüğünüz yiyeceklerin ya da hediyelik eşyaların ya da müzelere giriş fiyarının 100-200 Çek Korunası olduğunu görünce şaşırmayın.Çünkü 1 Euro 27 Çek Korunası ediyor.Mesela bir kahveyi 50 Çek Korunasına içebilirsiniz.
Hemen her yer turist kaynıyor.Bu nedenle turistlere yönelik çok sayıda işletme var.En güzeli de ücretsiz şehir turu yapan bir organizasyon.Her gün saat 11'de Old Town'daki buluşma noktasında toplanıyorlar.Sayısı 50'yi bulan insanları gruplara ayırıyorlar ve her grubun başına bir rehber veriyorlar.11'den 2'ye kadar süren bu turda Çek tarihinden, mimariye kadar çok şey öğrenebiliyorsunuz.Aynı zamanda yeni insanlarla tanışmak da mümkün.
Biz de ilk gün bu turlara katılıp şehir hakkında genel bir bilgimiz olsun istedik...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder