Genelde gittiğim yerlerde gün doğumunu kaçırmamak için erkenden yollara düşerim. Hem etrafta kimsecikler olmaz hem de manzaranın tadını doyasıya çıkarabilirsiniz.
Bu güzel şehir 1873 yılında Budin (Buda) ve Peşte şehirlerinin Chain Köprüsüyle birleşmesiyle Budapeşte adını almış. Bu köprünün yapılmasına dair efsanelerden biri István Széchenyi'nin ölmek üzere olan babasını son bir kez daha görememesinden başlıyor. Kış günü karşıya botla geçemediği için babasının cenazesini de kaçırmış. Sonrasında annesine köprü yaptıracağına dair söz vermiş. Böylelikle Buda ile Peşte birbirine bağlanmış.
Bilindiği üzere bir zamanlar Osmanlı Topraklarının olan şehirde atalarımız 1.5 asır geçirmişler. Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedilen şehir kısmen Türkleştirilmiş. Buda'ya çok sayıda medrese, camii ve mescit yapılmış. Ancak tabii ki çoğu günümüze ulaşamamış. Eğer görmek isterseniz St. Katalin Templom Mimar Sinan'ın Mustafa Paşa Camii olarak inşa ettiği sonrasında kiliseye çevrilen bir yapı. Erszbet Köprüsü'nden geçince Buda tarafında kalıyor.
Bilindiği üzere bir zamanlar Osmanlı Topraklarının olan şehirde atalarımız 1.5 asır geçirmişler. Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedilen şehir kısmen Türkleştirilmiş. Buda'ya çok sayıda medrese, camii ve mescit yapılmış. Ancak tabii ki çoğu günümüze ulaşamamış. Eğer görmek isterseniz St. Katalin Templom Mimar Sinan'ın Mustafa Paşa Camii olarak inşa ettiği sonrasında kiliseye çevrilen bir yapı. Erszbet Köprüsü'nden geçince Buda tarafında kalıyor.
Şehir Osmanlılardan sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun ikinci başkenti olmuş. Şehirde konuşulan ana dil Almanca imiş. Bugün bile İngilizce'den çok Almanca bilen kişi var. Gelen turistlerin çoğunluğunu da Almanlar ve İspanyollar oluşturuyor. Şehir geliştikçe kırsal kesimlerden göçler başlamış ve zamanla en çok kullanılan dil Macarca'ya dönüşmüş.
Yahudi nüfusu da oldukça fazlaymış. Avrupa'nın en büyük Sinagog'uyla birlikte bir çok Sinagog'u burada görmeniz mümkün. II.Dünya Savaşı'ndan sonra tahrip edilen her Avrupa ülkesi gibi Budapeşte'de oldukça zarar görmüş. Buda Kalesi Nazi üssü olarak kullanılmış. Köprüler yıkılmış. Yahudilerin çoğu katledilmiş. O dönemde İsveçli diplomat Wallenberg tarafından Yahudilere İsveç Pasaportu verilmiş ve bu sayede bir çok Yahudi kurtulmuş. Wallenberg'e teşekkür niteliğindeki anıtları Grand Sinagog'ta görebilirsiniz.
Grand Sinagog ya da asıl adıyla Dohany Sokağı Sinagog'u Avrupa'nın en büyük sinagogu. Bizans, Roman ve İslami motiflerle inşa edilmiş Sinagog diğer sinagoglardan çok bir kiliseyi ya da kubbesiyle bir camiyi anımsatıyor. İçerisinde hala çalışan bir org da mevcut. Erkekler kafalarına kipa takarak girmek zorunda. Kipa düştüğü an " Doğru değil, doğru değil takmanız lazım" gibi uyarılar geliyor.Bu Sinagog'da Nazilerden çok çekmiş.Savaş zamanında Nazi radyo üssü ve ahır olarak kullanılmış.Sonrasında devletin ve şahısların yardımıyla restore edilerek ibadete yeniden açılmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder