Ben gezmeye Gdynia'dan başladım.Gdansk'tan 4 zloty(1 Euro) gibi bir ücretle Gdynia Glowna'da iniyorsunuz.Havanın güzel olduğu ilkbahar aylarında gitmenizi şiddetle öneririm, diğer türlü soğuktan hareket edemeyebilirsiniz :D
Trenden iner inmez caddenin karşısına geçin ve yürümeye başlayın.Çok büyük bir şehir olmadığı için yürüyerek merkeze ulaşabilirsiniz.Önce karşınıza Pazar çıkacak.Oldukça büyük bizim bildiğimiz kapalı çarşıda satılan çiçeklerin kokusunu 100 metreden hissedebilirsiniz.Hani bazı şehirler vardır eski kokar, bazıları kanalizasyon kokar, Gdynia'a da çiçek kokuyor.Güneş de pırıl pırılsa çok tatlı bir gün geçireceğinizi anında hissediyorsunuz.Yol üstündeki Turist Ofisinden haritamı ne olur ne olmaz alıp yürümeye devam ediyorum.
Gdynia şehri yeni bir şehir.1920'lerde limanın inşaasıyla önem kazanmış.O yüzden çok tarih görmeyi beklemeyin. Öyle ki şehirdeki modern mimariye sahip kilise de bunu gösteriyor.Gotik mimarisinin ürkütücülüğünün yanında bu mozaiklerle süslü renkli bir kilise.
Sahile yaklaşmışken son bir kez haritamı kontrol edeyim diyorum bir teyze bitiyor yanımda. Önce Lehçe bir şeyler söylüyor sonra İngilizce kasıyor.60-70 yaşlarında.Bana yardım etmek istiyor."Nereye gideceksin" diyor."Deniz,sahil" diyorum gel benimle diyor.Beraber biraz yürüyoruz."Eşyalarına yardım edeyim mi" diyorum, "no i must carry" diyor :D Gdynia'da mı yaşıyorsun diye soruyorum. Godzinia( Lehçe saat demek) anlıyor.Cebinden telefonunu çıkartıp saati gösterince anlıyorum :D Bir şey çaktırmayıp teşekkür ediyorum :D Bir iki kelime İngilizce ile bu yoldan dümdüz git diyor."My english bad" diyor."Good, good" diyerek gülüyorum:D Tam ayrılırken "nerelisin" diyor, "Turkey" diyorum."Nice" diyip yoluna devam ediyor.
Genelde soğuk olarak tanınan Polonya halkında nadiren karşılaştığım bir durum.:D
Neyse yoluma devam ediyorum, Gdynia'nın bir alışveriş caddesi var.Swietojanska sıra sıra mağazaların dizili olduğu biraz da pahalı bir cadde.
Benim orayla işim yok bir an önce deniz görmek istiyorum.2 aydır deniz görmemek bana zor geliyor:D
Denizin, kumun kokusunu aldıkça hızımı artırıyorum.Yeni binasıyla tiyatronun bahçesindeki lalelerden gözlerimi alamıyorum.İstanbul'da lale mevsimidir şimdi, bir özlem geliyor :)
Sonra maviliği görüyorum! Hızlıca botlarımı çıkararak kumlara basıyorum. İzmir'deki gibi ayaklarını yakmıyor :D Denize yakın bir yere yayılıp etrafı izliyorum Plajın hemen kenarında çocuk parkı var. Çocuk sesleri aileler, kumların üzerine benim gibi yayılanlar, ve denizde kazlar var. Göbekli bir amca güneşi görüp denizi sıcak sananlardan olsa gerek. Baya bir ilerliyor denizde ama çok dayanamadan çıkıyor :D Ayaklarımı sokuyorum buz gibi su. Ama güneş yakıyor. Sonsuz mavilik, dalgaların sesi, ördeklerin vak vakları, huzur gibi bir şey :)
Meydanda bir çeşit spor yapan bir grup :)
Sahilde uzunca bir müddet dinlendikten sonra iskele etrafını gezebilirsiniz. Müze olarak ziyarete açık iki büyük gemi hemen iskelede göze çarpıyor. Bunlardan ilki Dar Pomorza adı verilen Polonya'nın ünlü uzun gemisi. Liman liman gezen bu gemi 1983'ten beri müze.
İkinci gemi ise Orp Blyskawica. Bir savaş gemisi.İngiltere yapımı bu gemi II. Dünya Savaşı'nda Kuzey Denizi, Akdeniz gibi denizlerde savaşmış.1976'dan beri müze.
Ziyaret etmek isterseniz Polonya'nın en büyük akvaryumu da gemilerin hemen karşısında yer alıyor.
Merkezin dışında görülebilecek yerlerin bir kısmı da Gdynia Orlowo bölgesinde yer alıyor.Buraya trenle ulaşmanız mümkün.Özellikle Orlowo Tepesi Baltık Denizi'nin eşsiz dalgalarını seyredebileceğiniz güzel bir nokta.Yine iskelesi ve uzun sahiliyle bisiklet sürmek için de ideal olan harika yerler.
Aslında bisiklet kiralayıp Gdansk,Sopot,Gdynia arasında yolculuk yapmak da mümkün.Tabii bunun için hem zamanınız hem de direnciniz olmalı :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder