27 Eyl 2015

Notes about Poland

I moved to Katowice,Poland for some months.Erasmus study!
You know, time for taking more time to travel and meet new people around the world.
Tones of things in my mind.
Not sure which language to write??
Travelling Europe will be easier from here.
In the next months you'll have my posts from Poland and the countries around.
Let me start with the first impressions about Poland.
Im staying in a dorm with a lot of nationalities.
Katowice is in the south.Dont feel the cold yet.
People in Warsaw speaks English, cant say the same thing for Katowice.
Take  a dictionary with you.
Katowice is like classical European city with modest people.Everyone is eager to help you.
Try to make themselves understood by talking loud.(just like Turkish)
A lot of rain, old buildings,whitest people, bike roads and forests.
I havent been in everywhere in Katowice yet.
So step by step.
Trying to learn some Polish which is quite hard.
Made lots of friends already.
100 Euro makes 415 Zloty which is quite awesome.
But also its not that cheap.
You need to know where to buy.
Highways are not free like in Germany.
Lets see if im gonna make it..
Erasmus in Poland, Erasmus in Winter.







7 Eyl 2015

Gürcistan'dan Notlar

Gürcistan'da pek fazla eğlence mekanına gitmedik.Ama her yer de Casinolar var.
Özellikle Karadenizli vatandaşlarımız Batum'a Casinolar için gidiyorlarmış.
Zaten reklamları hem Türkçe hem Gürcüce.
"Yerimizi Biliyorsunuz" diyor bir Casino reklamı.İçkilerinizi alıp kumar oynuyorsunuz.
Kutaisi de ufak tefek barlarda var.Bir defa canlı müziğe denk gelmiştik o da pek başarılı değildi.

Biraz kumara düşkün bir millet gibi.Sokak aralarında içinde bozuk paralardan oluşan değişik bir oyun var.Erkekler toplanmış oynuyorlar.İçine para atıp para kazanmayı bekliyorlar.

Türkiye'ye dönerken aldığım şeyler:
Gürcistan'da Türk ürünlerini,mağazalarını,bakkallarını hemen her yerde görebilirsiniz.Kıyafet ürünlerinin çoğu Türkiye'den gidiyor.Bu nedenle kıyafet çanta vs. almanızı tavsiye etmem.

Doğal güzellikleri oldukça fazla olan bu şirin ülkenin Khacapurisi meşhur demiştik.Bunu yapabilmek için yufka ve peynire ihtiyaç var.Yufkayı bulabilirsiniz her yerde.Ancak Gürcü peyniri almanızı tavsiye ederim.Ben iki kalıp aldım.Türkiye'de Khacapuri yapmak için.


Bir de pestilleri var.Meyve pestilleri çeşit çeşit.Elma, erik, vişne, üzüm, incir.Pazarlarda peyniri de bu pestilleri de bulabilirsiniz.Kağıdı 1-2 lari :D
Peynir de gayet ucuz.2 kilo peynire 23 lari ödedim.Yalnız iyice poşetletmeniz gerek ki yolda ortalık kokmasın :D
Bir de küçük paket çekirdekleri var.Küçük siyah ve lezzetli çekirdekler.
Bal ve çam sakızı da alabileceğiniz şeyler.
Doğal çam balı lezzeti ve ağız sağlığı için oldukça önemli olan çam sakızını yine pazarlardan edinebilirsiniz.
Sevdiğiniz baharatları da bolca bulabileceğiniz bu pazarlarda daha çok kadın satıcıları görüyoruz.

Not:Gürcistan'a girerken ilaç geçirilmesi yasak.Eğer düzenli kullanmanız gereken ilaçlar varsa ingilizceye çevrilmiş ilaç raporu istiyorlar.Apranax bile bulundurmayın diyorlar.Benim yanımda Parol vardı.Ama herhangi bir şey söylemediler.Siz yine de tedbirli olun.Çünkü sınırdan dönmek zorunda kalabilirsiniz.
Türkiye'ye dönüşte de alkol ve sigara ucuz diye çantanızı onlarla dolduramazsınız.Kişi başı 3 karton sigaraya izin veriliyor.Alkol için de yine sınırlama mevcut.




Gürcistan'da ne yemeli ne içmeli?

Gürcistan mutfağı et ve hamurdan oluşuyor.
Ana yemeklerinin çoğu hamur.
Gidip de şişko dönmemek neredeyse imkansız :D

 Önceki yazımda bahsettiğim Funiculer Restoranda içtiğimiz içecek.Çikolata kremalı gazoz gibi gazlı bir içecek.Bu içeceği en iyi burası yapıyormuş.


 Margarita Pizza buraya özel değil tabii ki de.Ancak farkı hamurunun ince yufka hamuru gibi olması



Lagidze Water'ın yanında yenilen yine en iyi Funiculer Restoran'da yapılan tatlı.Bizim lokma tatlısı gibi hamurdan.Ancak onun kadar şerbetli değil.İçinde de kreması var.Sıcak sıcak servis ediliyor.Harika bir tatlı.


 Bu Achma.Bizim su böreğine benziyor.Ama çok daha lezzetli ve çıtır olduğu kesin.


 Khacapuri'yi duymuşsunuzdur.Gürcü yemeklerinin başında gelir.Neredeyse her sofrada var.Bölgelere göre çeşitleri var.Her bölgenin ayrı bir Khacapurisi var.Üstteki Imeruti Khacapuri.Bizim peynirli gözlemeye benziyor.Ancak peyniri farklı ve içi oldukça fazla.
 Bu da Acharuli Khacapuri.Benim favorilerimden.Şişman hamurun ortası açılıp içine Gürcü peyniri konuluyor.Piştikten sonra içine yumurta kırılıyor, en üste de tereyağ.Bu gördüğünüz tereyağını kaldırınca altından az pişmiş yumurta çıkıyor.Mmmm anlatırken bile canım çekti :D


 Bu da Pennovani dedikleri.Kat kat hamurdan oluşmuş arasında peynir.Biraz milföy hamurunu andırıyor.Çıtır ve lezzetli

Eveet bu da baş yemeklerden.Büyük mantı gibi görüntüsü var.Dışı hamur.İçinin de 3 çeşidi var.Peynirli,etli ve mantarlı yapıyorlar.Peynirli olanı çok sulu.Elinizle yiyorsunuz.Ama dikkatli yemelisiniz çünkü ben ilkini ısırdığım an da peynirin suyu üstüme boşaldı.Mantarlısı ise oldukça sarımsaklı.
Zaten Gürcü yemeklerinin ana unsurları.Hamur, sarımsak ve erik sosu.
Erik sosu da yine erik, sarımsak ve bazı baharatlardan oluşuyor.Etlerin, kızartmaların yanında servis ediliyor.Bir de pirinç lapası var.Genelde kahvaltıda tercih ediliyor.Peynirli sarımsaklı olanı var bir de kuru üzümlü tatlı hali.İkisi de pek bana göre değil.
Üzümleri de bol ve bereketli olan bu ülkenin şarapları da tabii ki meşhur.Çoğu kendi şarabını kendi üretiyor.Bu kadar güzel üzümlerden de güzel şarapların çıkması tabii ki şaşırtıcı değil:)
Yiyecek içeçek fiyatları da her şey gibi ucuz.Rahatlıkla karnınızı bu güzel yiyeceklerle doyurabilirsiniz:)



Funiculer Tbilisi,Georgia

Rustaveli'de eski parlemento binasının yanındaki sokaktan yukarı tırmandık.Bakanlıkların olduğu sokaktan ilerleyerek Funiculer'e ulaştık.Funiculer demir yolu tepelerden oluşan Tiflis'teki Mtatsminda'ya ulaşmak için tasarlanmış.Önceleri boş bir plato olan Mtatsminda'yı hayata geçirmek için 1905'te inşa edilmiş.

Funiculer 3 vagondan oluşuyor.Yaklaşın 35 kişi alıyor.Bilet alıp biniyorsunuz.2 durak var.İlkinde kilise ve mezarlıklar var.En yüksek olan 727 metrede ise büyük bir lunapark ve gösteri merkezi var.











Klimalı odalardan oluşan kocaman bir dönme dolap var.Tüm Tiflis'i görebileceğiniz yükseklikte.


Bir de su kayağı var ki güneş battıktan sonra binmenizi tavsiye etmem.Çünkü kurutma odaları yok.Ve çok ıslanıyorsunuz.Biz 5 gibi bindik.Eğlendik ama çok ıslandık.Bir de akşam serinliği olunca üşüdük.T-shirt aradık ve içeride sadece hediyelik ve oyuncak satan bir yer bulduk.İçinde 30lariye atlet gibi bir t-shirt vardı.Tabii ki almadık ve batan güneşte kurumaya çalıştık.Neyse ki hasta olmadık :)

Eğlenceden sonra Funiculer Restorana geçtik.Buraya özel Lagidze Water'dan içtik ve Ponchiki yedik.
Yediğimiz içtiğimiz şeyleri bir sonraki yazımda ayrıntılı olarak paylaşacağım ;)

Old City, Rustaveli, Özgürlük Meydanı, Tbilisi

Botanik bahçeden merdivenleri tırmanarak geri çıktık.Bu defa Kartlis Deda'nın ön tarafındaki merdivenlere geldik.Teleferikle çıktığımız bu tepeyi yürüyerek merdivenlerden aşağı inmeye karar verdik.

Yavaş yavaş merdivenleri indik.Kiliseye ulaştık.Bahçesi çiçeklerle dolu.Oradan Old City Tiflis'e geldiğimizi eski evlerden ve daracık sokaklardan fark ettik.Evlerin bazıları restore edilmiş bazıları ise eski halini koruyor.Daha doğrusu dökülüyor ama halen yaşayanlar var.Çamaşırlar yine sokaklara asılı.Çocuklar sokaklarda oynuyor.Üzümler,çiçekler ile evlerin bahçeleri çok güzel.Yahudi restoranlarına rastladık.



Yokuşları bitirdikten sonra caddeye inip Marşudka ile Rustaveli'ye geçtik.Rustaveli Bulvarı Gürcü şair Shota Rustaveli'nden adını alır.Özgürlük meydanı adını verdikleri meydandan başlayarak uzar.Cadde üzerinde eski hükümet binası, müzeler, opera ve sanat binaları yer alıyor.
LCW, Koton gibi mağazaları da bu caddede görebilirsiniz.
Çok uzun bir cadde, biraz soluklanmak için Wendy's de bir shake alabilirsiniz.
Bir de bit pazarı gibi yere serilmiş satıcılar var. Rustaveli binalarının altında uzanan.Hediyelik pek çok şeyi burada bulabilirsiniz.Şarap için yapılmış değişik boyutlardaki boynuzlar, magnetler, el yapımı tablolar..


Önceleri adı Erivan meydanı, Sovyet zamanında Lenin meydanı olan bu meydanın adı daha sonra Özgürlük Meydanı olarak değiştirilmiş.Gürcistan'ın bağımsızlığı bu meydanda kutlanmış.Meydandaki altın kaplamalı heykelde Aziz George'u görüyoruz.
2005 yılında Bush ile Saakasvili dünya savaşının bitişinin 60. yılını burada kutlamışlar.İngiliz komsolosluğu ve Gürcistan bankası da bu meydanda bulunuyor.Meydanda Tourist Information'da bulabilirsiniz.




Tbilisi Botanical Garden, Georgia

Kartlis Deda'nın arka tarafında eskiden kalma surlar var ve aşağı inen merdivenler var.Biraz uzun olan bu merdivenleri takip ettikten sonra kendinizi botanik bahçesinde buluyorsunuz.
Yüksek yüksek ağaçların, bambuların arasında akan nehir, şelale ve kuşların sesiyle oldukça huzurlu bir bahçe.Aslında bahçeden çok orman demeliyiz.Sanırım yenilenen bu orman da çiçekler kısmı henüz açılmamış.Çok fazla çiçek göremiyorsunuz.Bundan ziyade ismini bilmediğim büyük ağaçları, bambuları ve kaktüsleri görebilirsiniz.
Şelale çok büyük olmasa da uzun ve serinletici.
Çok yürümüş olan bizler soluklanmak için şelalenin yanını tercih ettik.

Bu arada Gürcistan ucuz bir ülke.Ulaşım Kutaisi'den Tiflise 10lari.Şehir içi teleferik, metro ve marşudkalarda 1 lari civarında.
Şehir içerisindeki restoran ve cafelerde oldukça uygun.Yemeklere sonraki yazılarımda değineceğim.

Botanik bahçeden görüntüler:






Kartlis Deda, Tbilisi

Barış Köprüsünün hemen gerisinde teleferikler var.Sololoki adı verilen tepeye bu teleferikle çıktık.
Bu tepede 1958 yılında yapılan Kartlis Deda (Kartilinin Annesi) adını verdikleri büyük kadın heykeli yer almakta.Şehrin hemen her tarafını gören bu heykelin şehri koruduğuna inanılıyor.Heykelin bir elinde dostlara ikram için şarap kasesi, diğer elinde ise düşmanları defetmek için kılıç yer alıyor.
Alüminyum heykelin çevresinde bir tur atıp kuşbakışı Tiflis'i izleyebilirsiniz.





Bridge of Peace,Tbilisi-Georgia

Kilisenin biraz aşağısında Devlet Başkanının evi var. Zamanında Saakaşvili'nin yaptırdığı bu evde şimdi yeni başkan Giorgi Mergvelaşvili yaşıyor.Kapıda bir kaç güvenlikçi var.
Bizimkilerin Aksaray'ı gibi çevresinde polis çemberi yok.Ya da telefonlar kapsama alanı dışında değil.Fotoğraf çekmek de yasak değil.
Neyse ordan yine Tiflis yokuşlarından aşağı ilerleyerek Kura nehrinin üstündeki Barış Köprüsü'ne geldik.Modern mimari yapısıyla etraftan oldukça ayrılan bu köprü modern yaşama uyumu simgeliyormuş.Yalnızca yayalara açık olan bu köprüden Başkanın evi ve yine ilginç mimariye sahip tiyatroyu görebilirsiniz.



Holy Trinity Cathedral of Tbilisi Sameba, Tiflis/Georgia

Kutaisi'den Sprinter minibüslerle Tiflis'e 3 buçuk saatte ulaşabilirsiniz.Öyle büyük şehirlerarası otobüsler falan yok.Zaten yollar dar, asfaltlar bozuk bir de dağ tepe olunca onlarda bu minibüslerden koymuşlar her yere.Şehir içinde de şehirler arası da bu minibüslerle gezebilirsiniz.Onlar bu minibüslere Marşudka diyor :D

Sabah erkenden yola çıktık.Marşudkaları çok hızlı kullanıyorlar.Her arabanın içinde yine İsa ve Meryem figürleri görüyorsunuz.Bir de şoförü arayıp nerde bineceğinizi söylüyorsunuz.Şoför geliyor sizi evin oradan alıyor.Papazı aldık evinden.Elinde 5litrelik su bidonunda kırmızı şarabıyla.
Siyah elbisesi ve uzun sakalıyla yolcuları selamlayarak marşudkaya bindi.

3 buçuk saatlik yolun ardından Tiflis'e girdik.Başkent olduğu için büyük evler ya da gökdelenler beklemeyin.Yolları tabii ki Kutaisi'ye göre daha iyi.Marşudkalar sarı renkte.Tepelerden oluşuyor.Önceleri Kutaisi başkentmiş sonra Tiflis olmuş.Parlemento binası halen Kutaiside.

Terminale indikten sonra Azeri ve gürcüce bilmeyen bir bayanı gideceği otobüse bindirdik.Kutaisi'de bir gün kalmış.Çok zor bana göre değil deyip ertesi gün Azerbaycan'a gitmek için yollara düşmüş.

Neyse teyzeyi de gönderdikten sonra metroya gittik.Metro camları açık oldukça sesli.Bir kaç durak geçtikten sonra indik.Bir kaç metre yürüyerek Avrupa'nın 3. en uzun ortodoks kilisesi Sameba Trinity Church'e ulaştık.Ortodoksların başpsikoposu Tiflis'te yaşıyormuş.Yürümekte zorluk çeken oldukça yaşlı bu amca ayinlere bu kilisede katılıyormuş.

2004 yılında yapımı tamamlanan bu kilisede gittiğimizde de ayin vardı.Tüm ortodoks kiliselerinde içeri girdiğinizde ön kısım yalnızca izinli erkeklere ayrılmış.İçeriyi hiç görememiştim.Ama ayin sebebiyle bugün açmışlar.Girişler yasak ancak içerisi kapıdan görülebiliyor.Yine dini figürler ve küçük bir süs havuzu var.Bazıları ilahi okuyor, küçük çocuklar papaza hizmet için peşinde dolanıyor, papaz elinde salladığı filmlerde kötü ruhu kaçırmak için ortalıkta gezdirdikleri kokuya benzer şeyi sallıyor ve dua ediyor.İnsanlar durmuş dinliyorlar.

İçeride bir çok oda var.Ayrı ayrı dua ve vaftiz odaları.Şarap ve ekmek ayinine katılmak için bir gün önceden günah çıkartmak gerekiyormuş.Biz ayini izleyip çıktık.









6 Eyl 2015

Sairme Mineral Waters,Georgia

Deniz seviyesinden 915 metre yükseklikte dağların nehirlerin arasından kıvrılarak çıkılan uzunca bir yoldan sonra Sairme'ye varıyorsunuz.Girişte teyzeler kendi mahsüllerini almışlar küçük bir pazar kurmuşlar.
Çeşit çeşit ballar var.
Oradan 10 dakika da yürüyerek tesislere ulaşıyorsunuz.
İnsanlar buraya 5-7 gün kafa dinlemeye ve Sairme'nin faydalı olduğuna inandıkları suları içmeye geliyorlar.
Ormanın içinde sakin bir yer.
Sanırsın ki kaplıca var içine girecek bir havuz var.
Ama hayır buranın maden suyu meşhur.Bardak bardak hatta şişe şişe doldurup içmekte olay.
Her suyun numarası var.
1'den 4 e kadar.
Ayrı ayrı odalar yapmışlar.Her numara başka bir hastalığa iyi geliyor.Odaya girip 1 Numaralı sudan içmek için düğmeler var 100, 150, 200 ml.
Ne kadar istiyorsan o düğmeye basıyorsun.Bardağı doldurup suyu içmeye çalışıyorsun.



İçmeye çalışıyorsun çünkü çok değişik bir su.İçmesi çok zor.Tuzlu mu desem mineralli acı mı desem bilemiyorum.Ancak yalnızca 1 yudum içebildim.
Bir de suların sırası var. 1'den başlayıp içmen gerekiyor.Bir de aç-tok fark ediyormuş.
Girişte de doktora danışmadan içmeyin yazıyor.
Baya teferruatlı bir şey anlayacağınız.
Ama oldukça kalabalık.Azeri bir aileyle karşılaştık.Buraya tatile geliyorlarmış.
Bir de trekking için yol yapmışlar.Dağdaki haç noktasına kadar.Oldukça yüksek ve yorucu.Cesaret edemedik.
Çamuru da meşhur.Cilde iyi geliyormuş.Aldık bir bardak çamur.
Değişik kurutulmuş otlar da var.
Güzel bir yer ama suları pek bana göre değil.










Prometheus Cave

1984'de keşfedilen bu mağara oldukça büyük.
Efsaneye göre Yunan Tanrılarında Prometheus'un dağlara çivilendiği yer burası.
Micheal Köhlmeier'ın kitabında da sıkça geçen Zeus'un Prometheus'u cezalandırmak için Kafkas Dağlarına çivilediği yazar.Ölümsüz olan Prometheus acıyı burada hisseder.
1060 metre olan bu mağara çeşit çeşit sarkıtlar, dikitler ve dereye sahip.
Yaz olduğu ve bu yaz yeterince yağış olmadığı için bot gezileri olmamış bu sene.
Şansımıza :(
Dışarısı o kadar sıcak ki mağaraya girince duyduğunuz serinlik hoşunuza gidiyor.Yaz kış aynı sıcaklıkta.Yanılmıyorsam 19 derece idi.
Yarasaları rahatsız etmemek için Flaş kullanmak yasak.
İçeriyi yine bir rehber eşliğinde geziyorsunuz.
Mağara bitiminde sizi bir otobüs bekliyor.
Yaklaşık 1.5 km yürüdüğünüz için dönüp sizi mağaraya girdiğiniz yere getiriyor.
Sataplia'ya göre biraz daha uzak olan bu mağaraya Kutaisi'den minübüsle gitmek mümkün.




Sataplia,Kutaisi

Sataplia Nature Reserve

Adını Sataplia dağından alan bu rezerv dinazor ayak izlerini görebileceğiniz bir yer.
Sataplia Bal yeri manasına geliyormuş.Dağlarda küçük delikler açarak kendine yuva oluşturan arıların ürettiği ballardan olsa gerek bu adı almış.Anlattıklarına göre dağların oyuklarından ballar damlıyormuş
1935 yılında dinazorların ayak izlerini korumak amacıyla açılmış.
İçinde bir mağara, camdan yapılma bir yürüyüş yolu ve dinazor maketleri var.

Kutaisi merkeze yakın bu mağaraya yine dağlardan tepeden ulaşıyorsunuz.Girişte mağara ve dinazor ayaklarını tanıtmak için rehber veriyorlar.





                                                                Burası camdan yapılma altı orman yürüyüş yeri 


                                                 













Mağara çok büyük değil.Sarkıt dikitler ve bazı taşların arasından çıkan bitkiler heyecan verici.

Bir de insan kalbi şeklini alan damlayan sudan yıllarca birikerek oluşan taş var ki gerçekten insan kalbi gibi.









5 Eyl 2015

Kutaisi'den Anlar

Kutaisi'nin içinden Rioni Nehri geçiyor.Öyle gürül gürül akan büyük bir nehir değil.
Üstünde 5 köprü geçiyor.
Beyaz Köprü dedikleri yayalara özel.Cafeler ve Old City dedikleri Kutaisi'ye bağlanıyor.Eski tarihi binaları, özellikle opera binası oldukça dikkat çekici.
Rioni üstünden bir de teleferik geçiyor.Tepede bir lunaparka götürüyor.

Old City

                                                       Tiyatro binası ve meydan
                                                                Opera Binası