19 Nis 2016

Citadel Park, Malta Lake,Poznan

Poznan'ın en büyük parkı Citadel, Old Town'un kuzeyinde kalıyor.Yürüyerek 15 dakikada ulaşabileceğiniz mesafede.
Parkta yeşilin her tonunu görmekle beraber müze, anıtlar ve tarihi kalıntılar görmeniz mümkün.Poznan Ordu Müzesinde savaş zamanında kullanılan uçaklar, tanklar ve kamyonlar sergileniyor.Parkın girişinde yer alan anıtlıkta da savaşta hayatını kaybeden askerlerin mezarları-anıtları bulunuyor.
Parkın hemen her köşesinde başka bir anıt var. Özellikle başsız heykeller oldukça ilgi çekici.Magdelena Abakanowicz tarafından yapılan bu eser Poznan'ın 750. yılında 2002'de sergilenmeye başlanmış.
Parkta dinlenebileceğiniz çok güzel kafeler var.Polonya halkı genelde köpeklerini gezdirmeye ya da bisiklet sürmeye buraya geliyorlar.








2.2 km uzunluğuyla şehirdeki en büyük yapay göl Malta gölü. Çevresinde Malta Galleria adında alışveriş merkezi, hayvanat bahçesi, lunapark bulunuyor.
Özellikle ilkbahar-yaz aylarında çeşitli aktiviteleri bulabileceğiniz güzel bir mekan.




The Imperial Castle, Stary Browar,Poznan

Romanistik mimariye sahip bu kale 1905 yılında Hükümdar Wilhelm II. için yapılmış.Hükümdar odaları, taht odası ve hizmetçi odalarından oluşan kale bahçeleri İspanya'nın Elhamra Sarayında esinlenerek yapılmış.Nazi zamanında Şapellerden biri Führer'in odasına çevirilmiş, ikinci kat ise Nazi Bölge Yöneticine tahsis edilmiş.Sovyetler zamanında oldukça harap edilmiş.Binayı tamamen yıkmak dahi istemişler.Sonrasında kulenin boyunu kısaltmaya karar vermişler.
Günümüzde bir kültür merkezi konumunda.Konserler, tiyatrolar ve sergilerin yapıldığı binada 1956 Uprising Müzesi'de bulunuyor.




Adam Mickiewicze üniversitesi ve heykeli


Stary Browar eski bir bira fabrikası.2003 yılında aslına uygun olarak restore edilip alışverişin merkezi haline getirilmiş. Poznan'ın popüler mekanlarından.


Ostrow Tumski,Katedral Adası,Poznan



Polonya'nın en eski katedralinin bulunduğu bu ada, aynı zamanda ilk vaftiz merkezi.
Polonya'nın ilk hükümdarlarının mezarları da burada bulunuyor.
Roman gotik tarzı mimariye sahip kilise bir çok defa restore edilmiş.
Küçük bir ada üzerine kurulmuş katedralin çevresinde Virgin Mary Kilisesi ve Başpsikopos Müzesi bulunuyor.


Kilisenin arka tarafında Jordan Bridge köprüsü bulunuyor. Üzeri aşk kilitleri ve askılarla doldurulmuş. Askıları ilk defa burada gördüm. Ev isteyenler için olduğunu düşündüm.
Ancak Polonyalı bir arkadaştan edindiğim bilgiye göre bu askılar şu günlerde tartışılan kürtaj meselesini protesto etmek için asılıyormuş. Devlet kürtajı tamamen kaldırmak istiyormuş. İnsanlar da protesto niteliğinde bazı yerlere askılar asıyorlarmış.


Rogalowe Museum,Kruvasan Müzesi,Poznan

 Meşhur Aziz Martin Kruvasanlarını bulabileceğiniz 100 yerden biri.Sadece Polonya'da değil Avrupa'da da tarifi korunan bir lezzet.Yapan her fırının sertifikası var.Aziz Martin 19.yy'ın başında fakirlere dağıtmak için yaptığı kruvasan at nalı şeklinde.Aziz Martin atının nallarından esinlenerek bu şekli vermiş :D Bu müzede kruvasanın ayrıntılı hikayesini öğrenirken nasıl yapıldığı hakkında da az çok bir şeyler öğreniyorsunuz.Tabii ki gizli tarifi vermiyorlar :D Bir de en sonunda kruvasan tartılıyor.150-250 gram aralığında olmazsa o Aziz Martin Kruvasanı olamıyor!

 Bina Old Town'da yer alan eski binalardan.Restorasyon sırasında ortaya çıkan bu tavan el boyamasıyla yapılmış 300 yıl kadar eski.


Eğlenceli bir şekilde anlatılan kruvasan gösterileri günün belli saatlerinde yapılıyor. İngilizce için 13.45'te başlayan gösteri yaklaşık 1 saat sürüyor.

Old Town,Poznan

Poznan'da gezmeye Old Town'dan başlıyoruz.
Old Town'ın en göz alıcı yapısı tabii ki Belediye Binası.
İlk olarak 14.yy'da yapılan bina tarih boyunca yangınların ve özellikle II. Dünya Savaşı'nın etkisiyle harap olmuş. Günümüzde ilk halinden pek bir şey kalmamış olsa da aslına uygun olarak savaştan sonra restore edilmiş.
Belediye Binası'nda küçük bir Tarih Müzesi bulunuyor.
Binanın üzerinde İncil'den Astrolojiden ve Mitolojiden yararlanılarak yapılmış figürler bulunuyor. Binayı ilgi çekici kılan şeylerin başında ise her gün öğlen 12'de binanın saatinin bulunduğu kuleden çıkan keçiler geliyor.
Efsaneye göre saatin ilk yapıldığı yıllarda 1511'de Poznan yöneticisi saatin açılışı için bir yemek veriyor.Aşçısından geyik pişirmesini istiyor.Geyiği yakan aşçı iki tane keçi bulup getiriyor.O yemek hazırlıkları yaparken iki keçi de saatin tepesine çıkıp boynuz tokuşturuyorlar.O anda keçileri gören halk yemeği unutup keçileri izliyor.
O günden bugüne de keçiler Poznan'ın simgesi haline geliyor.







Old Town gece gündüz oldukça hareketli.Çevrelesinde bir çok cafe ve restoranlar var.Poznan Enstrüman Müzeside bu meydanda bulunuyor.Eski enstrümanlara ilginiz varsa bence görülmesi gereken müzelerden.
Old Town sokaklarında gezinirken renkli ve büyük bir bazilikaya rastlıyoruz. St.Stanislaus Bazilikası 17.yy'da roman barok tarzında yapılmış bir kilise. Kilisede bulunan 1876 tarihli org ile her cumartesi 12.15'te konser veriliyor.

Kısa Bir Tarih Poznan,Polonya





Wielkopolska Voyvodasının başkenti olan Poznan, Polonya Devleti'nin kurulduğu ilk şehir olarak biliniyor. Polonya'nın ilk yöneticisi Prens Mieszko da şehirdeki Polonya'nın ilk Vaftiz Merkezi olarak bilinen Ostrow Tumski'de (Katedral Adası) 966 yılında vaftiz olmuş.
Poznan Katedrali ise Polonya'nın ilk katedrali olarak 968 yılında inşa edilmiş.

Tarihte özellikle Prusya ve Rusya olmak üzere bir çok devletin işgali altında kalmış.Bir dönem yıkılmış harap olmuş, bir dönem yeniden inşa edilmiş.Şehrin dört bir tarafında geçmişi anımsatan anıtlar var. Komünizme karşı ayaklanmaların başlaması Poznan Uprising olarak biliniyor.Ardından 1945'te Poznan Savaşı ile şehir bağımsızlığına kavuşuyor. Ruslara ve Prusyalılara karşı özellikle Kırım Savaşı'nda Osmanlıyı desteklemişler.Polonyanın en ünlü şairlerinden Adam Mickiewicz yazdığı şiirlerle Polonya halkına destek olup onları savaşmaları için yüreklendirmiş.
Kırım Savaşı'na katılmak için İstanbul'a giden Polonyalıları ziyaret etmiş.İstanbul'da koleradan vefat etmiş.İç organları çıkartılıp bugün Beyoğlunda bulunan öldüğü evin altına gömülmüş.Bedeni Paris'te bir süre kaldıktan sonra Krakow Wavel Kalesi'ne kemikleri taşınmış.Ölmeden önce yakın dostu Polonya asıllı İskender Paşaya söylediği "İstanbul'da, koleradan öleceğimi bilseydim, yine buraya gelirdim. Çünkü bu benim görevimdi. Ben, Fransa'da bir ilim akademisinin umumi katibi olmaktansa, bir Türk taburunun katibi olmayı tercih ederim." sözleriyle Türklere olan sevgisi hala akıllarda.Adam Mickiewicz Üniversite'ne de adını vermiş şairin Poznan'da ve İstanbul'da müzesi de bulunuyor.