30 Kas 2015

Weihnachtsmarkt, Christmasmarket in Wroclaw


Wroclaw Sokaklarından Kareler












Wraclaw's Dwarfs, Wraclaw Cüceleri

Şehrin hemen her yerinde karşınıza çıkan cüce heykellerinin 300 den fazla olduğu söyleniyor.
1980lerde Otoriter Komünist Rejim'e karşı başlatılan Orange Alternative hareketinin barışçıl bir protestosu olarak çeşitli yerlere cüce graffitisi çizmişler.
Heykeller ise 2001 yılında Orange Alternative kutlamalarında ilk olarak yapılmış.Bunu takiben 2003 yılında şehrin her yerine cüce yapılmasına karar vermişler.Her yıl yaklaşık 30 cüce dikilerek bu sayı şimdilerde 300lere ulaşmış.
Cücelere hemen her sokakta rastlıyorsunuz ancak tam bir cüce turu yapmak isterseniz Tİ ofislerinde cücelerin oldupu yerleri gösteren haritalar var.
Ben gezerken yakalayabildiğim tembel cüceyi fotoğrafladım..
İşte bazıları..
                                              Noel Marketi önündeki büyük cüce


Şehirde cücelerin yanı sıra ilgi çekici çok sayıda heykel var.Bunlardan en çok ilgimi çeken kaldırımın üstünde ilerlerken sırasıyla taşların altına giren insan görünümüne sahip heykeller.The Anonymous Pedestrians isimli bu heykeller Martial Law ( Ordu yönetimi) 'ın baskın olduğu dönemlerde 13 Aralık 1981'de yokolan, yeraltına inen insanları temsil ediyor.2005 yılında Martial Law'un 24. yıldönümünde Jezry Kalina'nın 14 heykeli gece yarısında dikiliyor.





Wroclaw,Poland

Noel'in yaklaştığı şu günlerde Polonya'da Noel Marketleri de kurulmaya başladı.Oyuncak gibi görünen rengarenk şeker ve çikolatalar, Slav çöreği Trdelnik, ağaç süsleri ve rengarenk ışıklarıyla bu marketlerden biri de Wroclaw'da.
Oldtown'a kurulan bu marketler özellikle hava karardıktan sonra oldukça kalabalık.
Odra nehrinin etrafına kurulmuş olan bu kent Polonya'nın en büyük dördüncü şehri.
Varşova'dan sonraki ekonomi merkezi olduğu düşünülüyor.
Meydanda yer alan Belediye Sarayı Wraclaw'ın önemli yapılarından.
Bugün bünyesinde Sanat Müzesi ve çeşitli heykelleri barındırıyor.

        

Aynı meydanda bulunan Wroclaw'ın en yüksek yapılarından olan St.Elizabet's Kilisesinin tarihi 12.yy'a dayanıyor.Ancak tarihte özellikle II.Dünya Savaşı yıllarında oldukça tahrip edilmiş.Bugün kilisesinin en yüksek kısmı olan kulesini, daracık merdivenleri tırmanarak çıkabiliyorsunuz.300'den fazla olan bu merdivenleri çıkmak kolay değil.Ancak sonunda Wroclaw'ı kuşbakışı görmenin zevkine ulaşabiliyorsunuz.


Hava sisli olduğu için çok iyi fotoğraf çekemedim.Açık bir hava da çıkmanızı tavsiye ederim:)




Nehre doğru ilerlediğinizde şehrin önemli yerlerinden Wroclaw Üniversitesi'ne ulaşıyorsunuz.Tarihi binalarla dolu bir komplexten oluşuyor.Kendi bünyesinde Barok mimariye sahip Üniversite Kilisesi, restoranı ve kütüphanesi var.

Nehirden karşıya geçtiğinizde çok sayıda ördek, kaz ve kuşla dolu bir park var.Sizi gördükleri gibi yanlarınıza geliyorlar.Yiyecek bir şey getirdiniz mi diye yanınıza sokuluyorlar.



                                                  Oldukça huzurlu ve sakin bir şehir.

Nehrin kıyısında görebileceğiniz yerlerden bir diğeri de Ostrow Tumski adı verilen St.John Katedrali ve birçok kiliseyi barındıran bölge.Gotik mimarisi ile göz kamaştıran bu yapıları ziyaret etmek de mümkün.Çok sayıda turistin geldiği bu kiliseleri, dilerseniz Old Town'da başlayan ücretsiz rehberli gezi turlarına katılarak da gezebilirsiniz.

Centennial Hall&Parks
Old Town ve Ostrow Tumski'den sonra görülmesi gereken yerlerden bir diğeri ise Cennential Hall.
Burası Unesco listesine girmiş bir sergi alanı.Ülkedeki en eski hayvanat bahçesi, Mayıs-Ekim ayları arasında müzikli şovlar sunan süs havuzu ve 1913 yılında kurulan Japon Bahçesiyle görülmeye değer.
Devletin modernleşmesine ithafen 1948 yılında serginin de bir parçası olarak dikilen anıtın orjinal, 106 metre imiş.Bu anıtın zirvesini ise aynalarla süslemişler.Ancak tamamlandıktan saatler sonra üzerine şimşek çakmasıyla bir bölümü parçalanmış.Kalan kısmının hala tehlike arz etmesi sebebiyle kurtarma ekipleri olay yerine gelmiş ancak kötü hava şartları nedeniyle bir şey yapmamışlar.Sonrasında gönüllü dağcı iki öğrenci kuleye tırmanarak kalan parçayı sökmüşler.1964 yılında ise güvenlik sebeiyle 10 metre kısaltılan kule şu an Cennential Hall önünde dünyadaki en işe yaramaz metal parçaşı olarak varlığını sürdürüyor.

             (Fotoğrafım iyi çıkmadığı için internetten bulduğum bir fotoğrafla yayınlıyorum.)

Polonya'daki en eski Yahudi yerleşimlerinden olan Wraclaw'da çok sayıda Sinagog bulmanız da mümkün.




29 Kas 2015

Viyana'dan Kareler

                                                           Love is Everywhere in Wien


                                                    When the future exactly begins??


                                            Türk fırınından aldığımız Saray temalı Simit :)
Gezimizin en güzel kısımlarından biri güneşli bir sonbahar gününde Schönbrunn Saray'ı çimenlerine yayıldığımız ve simitimizi yediğimiz kısımdı :)


                                                    Saray Labirentinde Sonbahar
 
                                                                           Rathaus
                         
 
 Hemen her yerde hazırlanan Christmas Marketleri Kasım'ın sonuna 
doğru açılıyor.










Ne yemeli? :)



Viyana’ya gidince yemeden dönülmemesi gereken şeylere gelince bunların başında tabii ki Schnitzel geliyor. Figlmüller de Schnitzel’in en güzel yapıldığı yerlerden. Onun dışında Macaristan’ın milli çorbası Goulash’ı da benimsemişler. Kısacası Viyana mutfağını eski restoranlardan olan Figlmüller’de deneyebilirsiniz.


Tatlınızı ise 1786 yılından bu yana çikolataları, kekleri ve Apfelstrudel’i ile meşhur olan Demel Pastanesinde güzel bir kahve eşliğinde deneyebilirsiniz. Pastanenin altında çikolata ve yaratıcılığın birleştiği çok çeşitli hediyelik eşyalar da var. Oldukça meşhur olan bu pastanede oturacak yer bulmak elbette kolay değil. Sırada bekliyorsunuz ve yerler boşaldıkça sizi alıyorlar. Yapılan tatlıları camekânın ardından seyretmek de ayrı bir zevk.
 




Ben damak tadımdan vazgeçmem derseniz de çok sayıda Türk Restoranı bulabilirsiniz. Özellikle Türkis Restoranı şubelerine Viyana’nın her köşesinde rastlayabilir güzel bir mercimek çorbası içebilirsiniz.

Kunsthaus, Hundertwasser Hauser





Avusturya’daki Kunsthaus fotoğrafını mutlaka internette bir yerlerde görmüşsünüzdür. Sanatçı, mimar ve çevreci Hundertwasser’ın tasarladığı kendi tablolarının da sergilendiği sıra dışı bina olan Kunsthaus’a tramvayla ulaşabilirsiniz. Düz ve sıradan olan her şeye karşı duran Hundertwasser, binanın zeminini de dalgalı görünümle tasarlamış. Oldukça ilgi çekici eserlerin bulunduğu bu binayı ve çevresindeki Hundertwasser tarafından tasarlanmış diğer evleri görmeden gitmeyin!




 

Museum Quarter



Hofsburg sarayını da tam anlamıyla gezdikten sonra Museum Quarter adı verilen müze dolu bölgeye yine Noel için hazırlanan meydandan geçerek ulaşıyorsunuz. Dünyadaki 8. En büyük kültürel bölge olarak tanınan bu bölgede Sanat müzeleri, Leopold Müzesi, Kunsthalle gibi sergi alanları bulunuyor. Müze ve sanatseverler için harika bir yer.
Hediyelik eşya dükkânlarının bile adının Mozart olduğu bu şehirde Mozart’ın yaşadığı evi de Katedralin yakınlarında bulabilirsiniz. Müze olarak işletilen bu evi gezmek mümkün.



Habsburg Palace, Spanish Riding School



Şehrin hemen her yerinde Barok, Rokoko tarzı, işlemeli heykellerle karşılaşabilirsiniz. Stephan’s Katedralinde çıkıp Cafelerin olduğu caddede ilerleyince Habsburg Hanedanlığına da ev sahipliği yapan Hofburg Kışlık Sarayı’nı görebilirsiniz. Saray günümüzde birkaç bölüme ayrılmış. Sanat Tarihi Müzesi, Hazine ve Kütüphane göz kamaştırıcı güzellikte. Sarayda binden fazla tarihi eser sergileniyor. Spanish Riding School adını verdikleri sarayın bir bölümünde de geleneksel yöntemlerle terbiye edilen Lipizzan Atlarının gösterilerinin de bulunduğu salon var. Atların gösterilerini izlemek isterseniz biletleri her gün belli saatlerde bulabilirsiniz.


                                                                          Hofsburg



 Çok eski kitapların ve koleksiyonların yer aldığı Avrupa’daki en ihtişamlı kütüphanelerden National Library kesinlikle görülmeye değer.