19 May 2017

Brussels, Brugge, Belgium

1 ay yalnız özgürlüğümün tadını çıkarmak için yollara düştüm. Seyahat planlarım, uçak biletlerim, hostel rezervasyonlarım, her şeyi hazırlayıp Güneşli Katowice'den, Yağmurlu Brüksel'e iniş yaptım.
Bulutlu havası gibi insanlarının da öyle olduğunu sanırdım, karşılaştıklarım genelde sevimli insanlardı. Sora sora hostelimi buldum. Hostel sahibi Türk-Ankaralı çıktı. Yalnız Brüksel'in havasından şikayetçi. Türkiye'ye dönmeyi istiyor.
Haritamı alıp eşyalarımı bırakır bırakmak Brüksel sokaklarına attım kendimi. Önceden görmeyi planladığım yerlerden başlayarak, kendimi şehrin akışına bıraktım.

Grand Place, Brüksel'de kaçıramayacağınız bir nokta. Fransız Devriminden sonra yapılan meydanı barok ve gotik tarzındaki binalar süslüyor. İhtişamına kendinizi kaptırıyorsunuz. Binaların bazıları otel, bazıları da cafe olarak kullanılıyor. İnsanlar dinlenmek ya da hoş vakit geçirebilmek için bu meydana geliyorlar. Türk cafe ve restoranları da bu çevrede görebilirsiniz. Sokak sanatçıları müziklerini burada insanlara dinletip, ellerinde şapkalarıyla cafelerin müşterilerinden bahşiş topluyorlar. Gençlerse cafelerde oturmak yerine meydanın çeşitli yerlerinde yerde oturuyorlar. Kimi fotoğraf çekme derdinde, kimi ise sohbete dalmış. Kendinizi 18.yy'a ait hissediyorsunuz. Akşamları ışıklandırdıkları gotik, biraz da ürkütücü yapılar size zamanı unutturuyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder